Hepimiz aynı yerden geldik, aynı yere gideceğiz.. Bu kavga niye..
Şu sonsuz alemde, Güneş
Sistemimiz içinde yer alan milyarlarca yıldız ve gezegenlerden hiçbiri bir
diğerine, örneğin, “Ben Jüpiter’im en geniş ve büyük gezegenim, bu yüzden siz
diğerleri küçük ve aptalsınız !” demez.. Bir yıldız diğerine “Benim ışığım
senden daha fazla, sen karanlıkların içindesin..” demez.. “Ben Pluton’um güç ve
iktidar benim elimdedir, siz diğerlerini ben yönetirim, bu yüzden aklınızı
başınıza alın ve Güneş’e değil, bana göre hareket edin..” de demez, diyemez..
Hele ki Güneş, her şey onun
etrafında dönmesine rağmen, “Ben Güneş’im, hepinizi kendime boyun eğdirdim..”
hiç demez.. Kainatta her şey birbirine ahenkle bağlı, belirli bir nezaket
içinde, döne döne sürüp gitmekte ve sonsuzluğa doğru akmaktadırlar..
Bir diğerini bulunduğu yer, vücut
rengi, konuştuğu dil ya da savunduğu düşünceler yüzünden aşağılayan, küçülten
sadece insanoğludur. Hayvan ve bitki dediğiniz varlıklar bile, kendisine “Düşünme
yetisi verilmiş ve bu yüzden üstünleştirilmiş olduğu düşünülen insanoğlundan
yeri gelince daha zarif ve daha bilinçli olabilmektedir.”
Her şey bir algıdır; sen bu
algıya göre yaşarsın. Doğduğunda hiç kimse ve hiçbir yerdeydin.. Sonra sana bir
yerde olduğun gösterildi ve kim olduğun öğretilip, aşılandı.. Neyi sevip neyi
sevmemen gerektiği, kimlerden olup olmadığın gibi aşılar yapıldı sana.. Böylece
sen kendine sınırlar çizdin, sınırsızlığını, sonsuzluğunu, kalbinin genişliğini
unutup, kendini bir “algı hapishanesine” tıktırdın.. Bu senin elinde değildi
elbet.. ama inan bana bir süre sonra düşüncelerini yeniden sınırsızlığa
şekillendirmek senin elinde..
Ben İzmir’de doğdum, Atatürkçü düşünce
ile büyüdüm. Türk olduğumu biliyorum. Ana dilim de Türkçe. Ama ben Diyarbakır’da
doğabilirdim; ana dilim Kürtçe olabilirdi. Ve dahası, kendimi hala daha
vatansız, yurtsuz, eşitliksiz hissedebilirdim.. Babam Diyarbakır cezaevinde
işkence görebilirdi. Her şey olabilirdi evet. Var bir kavga sürüp gidiyor
senelerdir. Belli ki “Büyüklerin işine gelen bir kavga bu..” Fakat daha
önemlisi umarım sana anlatabilmişimdir; bu sadece bir algı.. Yani şu an ülke
senin için harika, çok mutlu insanların yaşadığı bir yer de olabilir, aksine
tam anlamıyla bir yangın yeri de..
Birinin sorunlarını anlamak, onun gözüyle bakabilmek gerçekten çok mu zor..
Siyaset, kirli bir savaştır. Bir
düşünceyi savunurken çoğu zaman diğerini yerin dibine geçirmen, hatta yeri
gelince o düşüncenin sahibini de yok etmen gerekir.. Siyasetin ve aşılanan
algıların gölgesinden çıkıp, insana insan olduğu yerden bakabilmek, insanı
yeniden sevebilmek çok mu zor..
Dün, dünün acısı ile bir şey yazmıştım; “Em hemû
cikî hatin û herine eynî cîhî, ev şer ji bo çîye...”
Anlamı; Aynı yerden geldik, aynı
yere gideceğiz, bu kavga niye..
Bir cümleye bile katlanamadığımız yerlerden birbirimize bakmayalım ne olur.. Bu insanlığa yazık olur..
Ülkemiz çok zor günlerden
geçiyor, asıl büyük düşmanı görmezden gelip, küçük ayrıntılarda boğuluyoruz.
Birbirimizi yeniden sevmek için geç değil. İnsana insan olduğu, yaşama hakkı
olduğu, nerede doğacağını seçmediği için el verebilmek zor değil. Bir an önce
çağımıza ve insanoğlunun ilerleyişine yakışır bir yeni anlayış sahibi olmamızı
diliyorum.. Yoksa bizlerin içinde bir gezegen var ki, işte o tüm diğer güzel yıldız
ve gezegenleri yiyip, yok edecek.. Onun adı “Nefret..” çaresi ise sıfır
noktasında, yani doğum anında eşit olduğumuz yerden birbirimizi görebilip,
yeniden kalbimizde sevgiye yer verebilmek…
Herkes gibi sizin de şu andaki
süreci merak ettiğinize eminim. Kasım seçimlerinin ardından ülkenin içinde
bulunduğu durum, iç ve dış siyasetin sürdürülüşü, Rusya ile gerilen ilişkiler,
Suriye ile sınır politikamız ve Can Dündar ve Erdem Gül ve Tahir Elçi ve
medyaya getirilen sınırlamalar… Bu anlamda önümüzdeki kısa dönemi incelemek gerekir.
Öncelikle 11 Araık 2015’te Yay Burcu’nda Yeniay’a gidiyoruz. Yay Burcu,
gelişigüzel bilgiyi değil, araştırılmış, üzerinde çalışılmış, tecrübe edilmiş
bilginin topluma aktarılması, yayılması ve öğretilmesi ile ilgilidir. Yeri
gelince körü körüne inanılanları, dogmaları, bir düşüncenin kalıp olarak
alınıp, o düşüncenin değişmezliğine inanarak onu sürdürmeyi de gösterecektir.
Yaşamda her şey bir seçimdir; bu zorlu süreçlerde örneğin sadece sizin
doğduğunuz yer ve sizi büyüten insanların düşüncelerine göre “sorgulamadan
olduğu gibi kabul etmek” nasıl bir seçimse, “olanları araştırmak, anlamaya
çalışmak ve bilgileri tazelemek” de bir seçimdir.
Yay’ın iyimserliği ve umutlarını
alıp, herkese eşit mesafede bakabildiğiniz yerde “Bilgelik” yolunu açmışsınız
demektir. Kalbinizde herkese yer vardır, herkese eşit mesafedesinizdir.
Duyarlı, anlayışlı, sakin ve korkudan uzak, sevgi içindesinizdir. İşte tam da
bu cümleleri avcunuza alıp, kalbinizin üstüne bastırın.. Zor günler bizi
beklerken, birebir bir şey yapamasanız bile, sürece katkıda bulunmak için
kalbinizden korku ve nefreti çıkarıp, yerine sevgi ve barış tohumu
ekebilirsiniz..
SÜREÇLER
1 Aralık 2015’ten itibaren
atmosferine gireceğimiz ve özellikle 4-13 Aralık aralığında etkisini yoğun
olarak hissettirecek olan, 6-7 Aralık ve 10-11 Aralık’ta da exact hale gelecek
olan gökyüzünde Terazi Burcu’nda ilerleyen Mars’ın, Pluton’a kare, Uranüs’e ise
karşıt açısı hemen önümüzde bizi bekliyor.
Satürn Neptün karesinin etkileri
tüm gücüyle devam ederken, şimdi önümüzde bir Mars- Pluton ve Uranüs arasında
oluşacak olan T-kare ve bir de 11 Aralık’ta Yay Burcu’nda gerçekleşecek olan
Yeniay var. Üstelik Yeniay anında, Uranüs Mars karşıtının tam an olarak
yaşanıyor olması oldukça düşündürücü..
Bugün, Hdp için 18 Ekim’den
itibaren defalarca suikast ve saldırılar konusunda uyarı yaptığımı
belirttiğimde “Bilseler ne olacaktı ki?” diyenler oldu. Bu gerçek zaten
biliniyor. Astroloji de bunun üzerine basıyor ve bu kadar somut olarak önümüzde
duran bir gerçek varken, “Belki de önlem
alırlar, güvenlik önlemlerini arttırırlar” düşüncesini bende uyandırıyor.. Çünkü
bu öngörüleri yazdıktan sonra bir kişi bile öldüğünde şahsen ben kendimi suçlu
ve sorumlu hissediyorum.
Buradan bu vesile ile, Nisan 2016’ya kadar bugünden
itibaren ivedilikle Selahattin Demirtaş’ın korunma durumunun arttırılmasının,
Hdp ve üyelerinin ise kendi can güvenliklerini daha fazla önemseyerek,
gerekirse korunmayı arttırarak hareket etmelerini öneriyorum. Çünkü Hdp ve
Demirtaş açısından maalesef mesele bitmedi. Gizliden gizliye bir hedef olma
olasılıkları çantada duruyor.
Yine bu vesile ile,
kimliklerinizden soyunmayı, sadece insanlık giyinmeyi ve hepimizin aynı yerden
gelip, aynı yere gideceğimizi hatırlatıyorum.. Birini savunmak sizi o yapmaz,
ama insanlığınızı gösterir bunu hatırlayın…
1-13 Aralık aralığında, 6-7 ve
10-11 Aralığa yaklaşan ve uzaklaşan günlerde,
1)Muhalefet partilerinin güvenlik
önlemlerinin arttırılması gerekiyor.
2) Terör olaylarının
artabileceği, patlamalar, yangınlar, bombalama olaylarının görülebileceği zaman aralığı olduğundan dolayı ve her defasında verdiğimiz tarihler geçerli
olduğundan, ulusal güvenlik önlemlerinin arttırılması gerekmekte.
3)Avukat, hukukçu, siyasetçi, yargı
ile ilgili kimselerin hedef olabilme riski sözkonusu.
4)Bu görünümler genelde
mayınlama, araç patlatma, bombalama olaylarında da sıklıkla karşımıza gelmekte.
Özellikle 4 Aralık diplomasiyi, uzlaşıyı anlatan Terazi Burcu’ndaki Venüs’ün
sınır dereceye gelmesi açısından dikkat çekici olabilir.
5)Uluslar arası ilişkilerin böyle
bir atmosfer altında gerilerek, çatışmanın artması. Rusya ile devam eden
anlaşmazlığın yeni ve negatif bir olay ile tırmanması.
6)Deniz kuvvetleri, donanma,
üniversiteler, profesörler ve gazetecileri ilgilendiren konularda ani ve
beklenmedik gelişmeler. Gazete ve dergilerin kapatılması veya gözaltı vb süreçlere maruz kalmaları
7)Dini alanlar ve din adamlarını
ilgilendiren alanlarda negatif olaylar olasılığı.
Üniversiteler, profesörler,
gazeteciler ve gazeteler, siyasetçiler şu an birinci önceliğimiz.
Merak edenler için
1)Seçim Tahminlerim: (Bu tahminlerimde
iktidar açısından yanıldım, ancak yazdığım süreçlerin gelişimi açısından
yanılmadım, özellikle Hdp ve Selahattin Demirtaş tahminlerim tamamen doğru
ilerlemekte)
2)Bu senenin geri kalan ayları ve
2016’yı ilgilendiren Satürn Neptün kare açısının yaratacağı sonuçlar:
Didem Şarman